21 Haziran 2006

herseyseninlebaslar


kitabın tanıtım sayfası
Hayat Seninle Başlar- Kişisel Kurtuluş Savaşınızı Başlatın! ISBN: 975-297-699-9
Mümin Sekman http://www.muminsekman.com http://www.kigem.com
Alfa yayınları http://www.alfakitap.com 3. Basım 152 Sayfa

Arka Kapak: Çaresizsen çare sensin ”Çaresizlik öğrenilmiştir. Başarılı olmak da öğrenilebilir Sende sandığından fazlası var!. Gelebileceğin en iyi yerde değilsin. Yeni bir hayat için gereken yeni bir akıldır. Doğru şeyi yapmak için yanlış zaman yoktur. Rüzgarı suçlamayı bırak, yelkenleri kullanmayı örgen! Seyirci koltuğunda sıkıldıysan, sahneye çık. Zirvede her zaman bir kişiye daha yer var. Başkaları yapabildiyse, sen de yaparsın. Her şey seninle başlar! Hayatta ya tozu dumana katarsın, ya da tozu dumanı yutarsın. Seçim senin!”

devamı >>



Yazar ne yapmaya çalışıyor:
- Cam tavanızı büyüterek hayatınızı “bir beden” büyütmek
- İçinizdeki öğrenilmiş çaresizlik enkazını kaldırmak
- Ataletiniz yenip hayat amaçlarınızı gerçekleştirmek için harekete geçmenizi sağlamak (S 9)
Cam Tavan Sendromu – Pire Deneyi (S.5):

Pireler farklı yükseklikte zıplayabilmektedirler. Bilim adamları birkaç pireyi cam bir fanusun içine koyarlar, metal zemini ısıtırlar. Pireler zıpladıklarında cam tavana vurup tekrar düşerler, bir süre sonunda pirelerin tavana kadar değil de daha kısa zıpladıkları fark edilir. Daha sonra cam tavan kaldırılıp deney tekrarlandığında pirelerin gene kısa bir mesafe zıpladıkları fanustan kurtulabilecek kadar zıplamadıkları görülmüştür.

Köpek balığı ve küçük balık (S.14)
Aç bir köpek balığı akvaryuma konur akvaryumun her yerinde dolaşabilmektedir. Daha sonra bilim adamları küçük bir balık koyarlar. Köpek balığı yemek için harekete geçer ama ulaşamadan kafasını bir şeye çarpar. İki balık arasına cam bir paravan yerleştirilmiştir. Köpek balığı 48 saat sonra küçük balığı yeme çabasından vazgeçer.
Bilim adamları aradaki engeli kaldırırlar. Köpek balığını engelleyebilecek herhangi bir şey yoktur artık. Ancak bilim adamları şaşkındır, köpek balığı küçük balığı yemek için hiçbir şey yapmaz.

Çaresizliği öğrenen köpekler (S 24)
Prof. Martin Seligman 1960 yılında 24 köpeği 3 gruba ayırarak bir deney yapar. Birinci grup “kaçış grubu” köpeklere kabin içinde zararsız ama uyarıcı voltajda elektrik verildi. Bu gruptaki köpekler bir düğmeye basarak uyarıcıyı kesme şansına sahiptiler. Bu köpeklere 64 şok verildi. Sonuçta kısa bir sürede verilen uyarıcıyı düğmeye basarak kısa sürede engellemeyi öğrendiler
İkinci grup çaresizler grubu aynı şartlarda deneye alındı. Ancak bunların düğmeye basarak şoku engelleme şansları yoktu. Aynı şartlarda ve sürede verilen uyarılara rağmen, bu gruptaki köpekler 30 uncu denemeden sonra düğmeye basmaktan vazgeçtiler.
Üçüncü grup “kontrol grubu” ise herhangi bir şoka maruz kalmadı.
Deneyin ikinci aşamasında köpekler kısa bir çitle ayrılmış bir düzene alındı. Verilen şoklar karşısında çitten atlayanların kurtulabilme şansı vardı. Şoktan önce bir de uyarıcı ışık veriliyordu. Kaçış ve kontrol grubu verilen 10 şokta hemen hemen aynı başarıyı gösterirken, çaresizler grubu önemli ölçüde farklılık gösterdi. Bu gruptaki 8 köpekten 6 sı 10 şoktan sonra bile çiti atlayamadı. Bu köpeklerden bir hafta sonra 8 tanede 5 tanesi hala karşıya atlayamıyordu. Burada köpeklerin çaresizliği öğrendiğini görüyoruz.

5 Maymun Deneyi (s 35)
5 tane maymun kafese konur. Üstlerine iple muz asılır. Erişebilmeleri içinde merdiven konur. Ancak her denemede sadece deneyen maymunu değil hepsini ıslatacak şekilde soğuk su sıkılır. Tüm denemelere rağmen bu devam etmektedir. Bir süre sonra muza karşı yapılan denemeler diğer maymunlarca engellenmeye başlar. Kafesteki ıslak maymunlardan bir tanesi alınıp yeni bir maymun A kafese konur. A’nın ilk işi muza ulaşmak için merdivene tırmanmak olur ancak diğer 4 maymun onu engeller döverler. Daha sonra ıslak 4 maymundan biri daha alınıp kafese B maymunu konur. B’nin muza karşı ilk denemesinde onu en çok döven A maymunudur. Islak maymunlardan biri daha kafesten alınarak yerine C maymunu konur. C ilk denemesinde diğer maymunlarca dövülür, A ve B’nin neden muzu almadıkları hakkında bir fikiri yoktur ama onlarda C yi döverler.
Diğer iki ıslak maymunda kafesten alınıp yerlerine D ve E maymunları konur. Artık içerde 5 tane maymun tepelerinde bir salkım muz vardır. Ancak hiç biri muza ulaşmaya çalışmaz. Muz ulaşılamaz olmuştur. Burada işler böyle gelmiş böyle gitmektedir.

Suyu ısınan kurbağa (S 85)
Kurbağa sıcak suya atılır. Şok değişimden kurbağa kaptan atlayıp kaçarak kurtulur. Aynı kaba bu sefer oda sıcaklığında su konur. Kurbağa kap içinde yavaşça ısıtılır. Kurbağanın suyu ısınmaktadır. Yakıcı seviyeye geldiğinde kurbağa atlayıp kurtulamamıştır. Çünkü kurbağa suyu ısındıkça gevşemiş,rehavete ve fiziksel atalete (atıl olma durumu) girmiştir. Kurtulmaya çalışmış ancak bacakları tutup ta kurtulamamıştır.

Kartal- Tavuk (S 109)
Bir Kızılderili hikayesidir.
Bir kartal yumurtası tavuk yumurtaları arasına karışır. Yumurtadan çıkıp kendini tavuklar arasında bulan kartal yavrusu bir gün gökyüzünde kartalı görüp: “Ne muhteşem bir kuş! Ne kadar yüksekten uçabiliyor. Keşke bende onun gibi olabilsem”
Yanındaki civcivler ona gülerek: “Biz bir tavuğuz o ise bir kartal. Boşuna hayallere kapılma. Onun gibi yükseklerden uçamazsın.”
Birinin ona kartal yavrusu olduğu söylemesi ve hatta onu buna inandırması gerekiyormuş uçmayı denemesi için. Ama söyleyen olmayınca ömür boyu tavuklar içinde bir tavuk olarak yaşamış.

Niagara sendromu (S 138)
“Bence hayat bir nehir gibidir. Çoğu insan bu nehre, sonunda nereye çıkacağını karar vermeden atlar. Böylece çok geçmeden akıntıya kapılırlar. Günlük olaylar, günlük korkular, günlük zorluklar. Nehrin çatal oluşturduğu yerlere vardıklarında, hangi tarafa gitmek istediklerine karar veremezler, kendileri için hangi tarafın uygun olduğunu da düşünemezler. Kendilerini akıntıya bırakmakla yetinirler. Kendi değerleriyle yönetilmek yerine cevre tarafından yönetilen o insan kalabalığına katılırlar. Sonuç olarak, kontrolün kendi ellerinde olmadığını hissederler. Böyle bilinçsiz bir durumda kalmayı sürdürürler. Ta ki günün birinde kükreyen suların sesi onları uyandırana kadar. Bakarlar ki, küreksiz bir kayığın içinde, Niagara çavlarından beş metre gerideler. O anda hay Allah derler ama iş işten geçmiştir. Aşağıya düşeceklerdir. bu düşüş bazen duygusal bir düşüştür. Bazen fiziksel bir düşüştür. Bazen finansal bir düşüştür. Hayatınızda bugün yüz yüze olduğunuz güçlükler, büyük ihtimalle, nehrin yukarısındayken verilen iyi kararlarla önlenebilirdi.” (Antony Robbins / İçindeki Devi Uyandır İnkilap Yayınevi )



Patates (Kapalı akılla seçenekleri göremeyerek çaresizliğe düşmek) (S 28)
Yaşlı adam hapisteki oğluna mektup yazar: “Patates ekmek için tarlanın kazılması gerekiyor. Yaşlı ve hastayım, yapamıyorum. Yanımda olsaydın, ne iyi olurdu.”
Oğlu babasına cevap yazar: “Baba sakın tarlayı kazma, cesetleri oraya gömdüm!”
Polis mektubu okuyunca tüm tarlayı kazar ama cesetleri bulamaz. Yaşlı adam birkaç gün sonra oğlundan bir mektup daha alır. “Baba bu şartlarda elimden gelenin en iyisini yaptım!”


Atatürk (S 132)

- 7 yaşındayken babasını kaybetti ve yetim kaldı. Yalnız ve içine kapanık biri olarak yaşamaya, oradan oraya sürüklenmeye başladı.
- 8 yaşında okuldan alındı ve köyde yaşadı. Zamanını tarlalarda kargaları kovalamakla geçirdi.
- 10 yaşında yüzü kanlar içinde kalacak şekilde, yeni okulundaki hocasından dayak yedi. Ailesi onu okuldan aldı. Sinirden korkudan üç gün evinden çıkamadı.
- 17 yaşında hayalindeki okulun istediği bölümü için gerekli not ortalamasını tutturamadı.
- 24 yaşında tutuklandı, günlerce sorguya çekildi ve 2 ay tek başına bir hücrede hapis yattı.
- 25 yaşında sürgüne gönderildi.
- 27 yaşında kendisinden bir yaş büyük bir meslektaşı kendisinin de üyesi olduğu derneğin çalışmaları ile kahraman ilan edilirken, kendisi hiç önemsenmiyordu. Doğduğu şehrin merkezinde rakibi törenlerle karşılanırken, o kalabalık arasında yalnız başına olanları izliyordu.
- 30 yaşında amiri, onu kendisinden uzaklaştırmak için başka göreve atanmasını sağladı. Yeni görevinde fiilen işsiz bırakıldı. Aylarca boş kaldı.
- 37 yaşında böbrek hastalığından Viyana’da 2 ay hasta ve yalnız halde yattı
- 37 yaşında komutan olarak yeni atandığı ordu dağıtıldı.
- 38 yaşında Savunma bakanlığı görevinden atıldı.
- 38 yaşında bir toplantıda giyebileceği bir tek elbisesi bile yoktu ve başkasından bir redingot ödünç aldı. Ayrıca cebinde sadece 80 lirası vardı.
- 38 yaşında kendisi için tutuklama kararı çıkarıldı.
- 38 yaşında en yakın beş arkadaşından üçü, onun Kongre temsil heyetine üye olmaması için oy kullandı.
- 39 yaşında idam cezasına çarptırıldı.
Peki sonra? 42 yaşında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı oldu!


Başarı durum sıkalası (S 141)


-10 ----------------- 0 ----------------- +10 sıfır başa baş noktası. Şimdi nerdesiniz, bir yıl sonra, on yıl sonra nerede olacaksınız?
Nereden başladınız? Nereye geldiniz? Nerede olmak istiyorsunuz?


HSS Hayatın seçme sınavı (S 89)

Bir öğrenci matematik sınavına hazırlanıyor. Yapması gereken ders çalışmak ama o ders çalışmak istemiyor. Yapması gereken ile yapmak istediği çatışıyor. Bu an, öğrencinin kaderiyle randevu anıdır. Üniversite sınav anından daha önemlidir, çünkü bu Hayatın Seçme Sınavıdır (HSS). Üniversite sınavını hayatta bir gün yaşarsınız, HSS’yi ise her gün yaşayacaksınız.

Kendini Eyleme Geçirme yöntemleri (S 87)

- İçten motivasyon: bu gruptakiler motivasyon perilerini beklerler
- Dıştan motivasyon: bu gruptakiler beyaz atlı prenslerini beklerler
- İç disiplin, irade: bu gruptakiler “bu işi yapmam gerekiyor, yapmak istesem de istemesem de yapacağım” derler.
- Dış disiplin, otorite: Dış zorlamalarla eyleme geçerler, ilk fırsatta kaytarırlar.
Eyleme geçmek için siz neyi bekliyorsunuz.

Her Şey Seninle Başların anlamı budur: Bir dış güçün sizi ileri itmesini beklemeden, içinizdeki irade güçünü kullanarak kendinizi ileri itebilmek demektir.

Atalet momenti (S 88)
Duran bir nesneyi hareket ettirebilmek için gereken enerji, hareket eden bir nesnenin hareketini devam ettirmek için gerekenden daha fazladır.


Başarısız öğrenci (S 85)

- Başarılı bir öğrenci olmak ister misin? Evet!
- Başarılı bir öğrenci olmak için ne yapman (ders çalışman) gerektiğini biliyor musun? Evet!
- Başarılı bir öğrenci olmak için neden ders çalışmak gerektiğini biliyor musun? Evet!
- Okuman yazman var nasıl ders çalışılacağını da biliyorsun değil mi? Evet!
- Ders çalışmayıp başarısız bir öğrenci olmakla neler kaybettiğini biliyorsun değil mi? Evet!
- Derslerine çalışıp başarılı bir öğrenci olursan neler kazanacağını biliyor musun? Evet!
- Ellerini kollarını bağlayıp ders calışmanı engel olan birileri var mı? Hayır!
- O halde neden derslerinde başarılı değilsin? Bilmem!

İşte atalet.
Atalete yenilme sebebleri: farkındasızlık, dışsal sebep arama, bilgisizlik.

Kapasite Kriterleri (S 53)
Başarısızlık karşısında kendimize sormamız gerekenler:

- Süreklilik: Geçici mi, kalıcı mı?
- Kişisellik: Bireysel mi, evrensel mi?
- Kapsam: Lokal mi, global mi?
- Kaynak: İçsel mi, dışsal mı?

Piyango kuralı: (S 19) “Denediğiniz zaman kazanabilir yada kaybedebilirsiniz. Ama denemediğinizde kesinlikle kaybetmişsinizdir.

“Başarı, çok ve sık gülmek; çocukların sevgisini ve akıllı insanların sevgisini kazanmak; içtenlikli eleştirilerin kıymetini anlamak ve kötü arkadaşların yoldan çıkarma tekliflerine dayanabilmek; güzeli anlamak; başkalarında en iyiyi bulmak; sağlıklı bir çocukla; güzel bir bahçe yada saygın bir sosyal durumla biraz daha iyi bir dünya bırakabilmek; hatta bir tek kişi bile olsa; birilerinin siz yaşadığınız için daha rahat nefes aldığını bilmektir.” ,
Emerson

“En güzel deniz, henüz gidilmemiş olandır.
En güzel çocuk, henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz, henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz,
Henüz söylememiş olduğum sözdür.”
Nazım Hikmet

“Yoksul bir gence gerçekten yardım etmek istiyorsanız ona balık tutup vermeyin, balık tutmasını öğretin. Balık vererek bir öğün, balık tutmasını öğreterek bir ömür boyu karnını doyurabilirsiniz.” Konfüçyüs


Technorati: * * * * * * * * * * * * *