12 Eylül 2006

ıssız adada kadın ve erkek

M.Şükrü ŞEKER

Anlatılmak istenen:

Fırtınalı bir günde gemi bir anda sulara gömüldü. Güvertede fırtınayı izleyen adam, hırçın dalgalarla boğuşarak ıssız bir adaya zor da olsa çıkabildi. Dinlendikten sonra etrafı şöyle bir kontrol etti...Ağaçlardan başka hiçbir şey yoktu.. İstersen muz ve hindistancevizi, istemezsen muz ve hindistancevizi... Hayatı boyunca villasında ve beş yıldızlı otellerden başka yerlerde yaşamadığından, bir süre ne yapacağını bilemedi...
6 ay boyunca muz yeyip, hindistancevizi suyu içti. Her gün geçmişte kalan güzel ve rahat yaşantısını düşünerek, gözleri ufuk çizgisinde, kendisini kurtaracak gemiyi bekliyordu...
Bir gün sahilde palmiyeye yaslanmış denize bakarken, bir karaltının yaklaştığını gördü. Yaklaştı, yaklaştı…O da ne!? Bir sandal ve kürek çeken o güne kadar gördüğü çok güzel bir kadın... Gözlerine inanamadı... Sevinçle koşarak kadının sandalı kumsala çekmesine yardım etti.
"Nereden geliyorsunuz ?"
"Adanın öteki tarafından..." dedi kadın,
"Gemi batınca oraya çıktım. Ne şans, benden başka kimsenin kurtulduğunu sanmıyordum. Kaç kişisiniz ?" diye sordu kadın.
"Başka kimse yok, sadece benim. Bu aptal görünüşlü sandalı da nereden buldun? Dedi adam.
Kadın biraz içerleyerek,
"Basit…Ben yaptım, gövde Okaliptüs, kürekler Sakız ağacı ..Gemiden bir çöp bile yok..."
Adamın aklı karıştı...
"Ama, ama bu imkansız, aletlerin yok, nasıl becerdin peki…?" dedi adam.
"Pek de sorun olmadı. Benim yaşadığım tarafta bir alüvyon kaya oluşumu var. Çamur ve taşlardan bir fırın yaptım. Fırında belli derece ısıtılınca işlenebilir yumuşaklıkta demir elde ediliyor. Aletleri yapmak ondan sonra kolay... Boş ver bunları, sen nerede yaşıyorsun ?
Adam mahcup bir ifadeyle, ilerideki palmiyeyi göstererek...
"İşte şu ağacın altında yatıp kalkıyorum..."
"Öyleyse gel benimle..." diyerek kadın sandalı suya doğru itmeye başladı ve küreklere asıldı. Adanın o bir tarafında küçük koy gibi bir yere girdi ve küçük bir iskeleye yanaştı... Adam sahile göz atınca şok oldu. Küçük ama iki katlı bir kulübe, iskele ile arasına taş döşeli patika bir yol bile yapılmıştı!
Eve girerlerken kadın omuzlarını silkti,
"Pek rahat ve büyük sayılmaz ama ben yine de ben buraya ev diyorum işte... Otur lütfen, bir şey içer misin?"
"Hayır, hayır teşekkürler..." dedi adam.
Şaşkınlığını hala üzerinden atamamıştı.
"Daha fazla hindistancevizi suyu içemeyeceğim artık... Tahammülüm kalmadı..."
"Hindistancevizi suyu değil ki... Yaban meyvelerinde kokteyl veya Pink Colado'ya ne dersin?"
Adam hayretini gizlemeye çalışarak ikramı kabul etti. Kanepeye oturarak sohbete başladılar. İkisi de birbirlerine hayat hikayelerini anlattılar. Kadın yerinden kalkarak,
Ben yukarı yatak odasına çıkıyorum, senin yatman için hazırlık yapayım, üzerime rahat bir şeyler giyeceğim. Duş yapıp traş olmak istersen girişte sağda banyo var,dolapta da ustura var."
Adam artık olayı sorgulamaktan tamamen vazgeçmişti... Banyoya girdi, dolapta ağaçtan oyulmuş bir sapın ucuna monte edilmiş oynak mekanizmalı iki deniz kabuğundan yapılma ustura onu bekliyordu...
"Bu kadın inanılmaz, bakalım bundan sonra daha neler göreceğim?.." diye mırıldandı...
Bahçeye döndüğünde kadın onu gardenya kokuları içinde, belli bölgelerini örten çiçeklerden yapılmış bir kıyafetle karşıladı... Yanına oturmasını istedi. Sonra yavaşça sokularak şuh bir ifadeyle fısıldadı...
"Yakışıklıymışsın, ikimiz de uzun süredir bu adadayız ve yalnızız,,,Eminim sende şu an benim gibi bir şeyler yapmak istiyorsundur... Hani burada tek başına geçirdiğin aylar boyunca en çok yapmak istediğin... Anlıyorsun değil mi !??"
Kadın adamın gözlerinin içine bakıyordu... Adam duyduklarına inanamadı...
"Yani...Yani.." dedi...
"Burada e-maillerimi aça bilecekmiyimmm?




1- Boş yaşamak hayata bir şey katmaz...
2- Öğrendiklerimiz bir gün gelir lazım olur...
3- Teknoloji ve para, gün gelir anlamını yitirir...
4- Hayattan zevk almak, insanın biçim tarzıdır...
5- Doğayı ve Doğalı yaşamanın bir anlamı vardır..
6- Ve... Acaba teknolojik alışkanlıklarımız, bir şeylerin önüne mi geçiyor?..

Finaldeki cümle belki tebbesümle bu hikayeyi noktaladı ama gerçektede bizde aynı şeyleri yapmıyormuyuz?.. Yeni alışkanlıklarımız, daha önemli şeylerin önüne geçmiyormu?.. Kendimizi sorguladığımızda veya çevremizde bir çok örneklerini görmek mümkün...

alıntıdır: M.Şükrü Şeker

0 yorum: